[ No Description ]



 



RM 13.88

   Türkiye’nin savaşta ve barışta en çok konuştuğu konuların başında “Kürt Sorunu” geliyor. Ancak bununla ters orantılı olarak Kürt toplumunun yapısı, değerleri, değişimi, ilişki ağları vb. üzerine yapılmış nitelikli alan çalışması bulmak zordur. Çalışmalar daha çok Kürt tarihi, dili ve kültürü üzerine yapılmış incelemeler. Bunların genelde aşiret Kürtlerinin yaşantısını ele almış batılıların çalışmalarına atıfla hazırlandığı görülüyor. Dolayısıyla “modern” kavramı anlamsızlaşıyor. Bunun en tipik örneklerinden biri Bruinessen’in çalışmasını yaptığı Kürt toplumsal düzlemini “ağa, şeyh, devlet” ekseninde okuması buna karşın günümüzde geçerliliğini kaybetmekte olan bu ve benzeri okumaların Türkçe çalışmalarda sıklıkla tekrarlanmasıdır. Oysa Türkiye’deki Kürtler 90 sonrasında çok büyük bir sosyo-politik değişim yaşamıştır.

   Çalışma, 1990 sonrası Güneydoğu Kürt toplumunda dini ve geleneksel hayatın değişimini makro biçimde ele alıyor. Devlet, PKK, Hizbullah, zorunlu/isteğe bağlı göçler, medreseler/seydalar, yerel şeyhler ve modernleşmenin dini-geleneksel hayata etkileri gezi, gözlem, literatür taraması ve mülakatlarla farklı yönleriyle araştırıldı ..

***

   Güneydoğu son 30 yılda sosyal değişimin önemli unsurları arasında görülen, şehirleşme, modernleşme, göçler, terör-şiddet hadiseleri ve iletişim araçlarındaki gelişmeler gibi hemen bütün faktörleri beraber yaşadı. Dolayısıyla toplumsal değerlerde pozitif ya da negatif yönde önemli değişimlerin meydana geldiği öngörülebilir.

   Cumhuriyet tarihi boyunca tartışmalı konuların odağında bulunan ve ülkenin geri kalanına göre daha yavaş bir sosyo-ekonomik değişim yaşayan bölge, yakın dönemde önemli yapısal değişimlere tanıklık etti. Bunların en göze çarpanlarından birisi bölge halkının büyük çoğunluğunun son 20-30 yılda şehirlere göç etmesidir. PKK ile mücadele etmek için çıkarılan OHAL kanunlarının uygulanması esnasında yaşanan mağduriyetler halkı göçe zorladı. Halk, göç sonrasında kendini şiddet eylemleri, işsizlik, konut sıkıntısı ve ekonomik bunalım içerisinde buldu. Bu durumun bölgede dini ve sosyal yaşamda daha çok dejenerasyona sebep olduğu gözleniyor. Aynı şekilde PKK ve Hizbullah’ın faaliyetlerinin de toplumsal değerler sistemini etkilediği açık. 2000’li yıllardan sonra yaşanan hızlı modernleşmeyse dini ve sosyal hayatta değişimin ayrı bir tetikleyicisi oldu. Bu kısmen dindarlaşmaya kısmen de lümpenleşmeye yol açan bir süreçti.

   Bölgede yaşanan sosyal değişim sonucunda, Kürt araştırmalarında sıklıkla atıf yapılan, “ağa, şeyh-seyda, devlet” eksenli analizler açıklama gücünü kaybediyor. Geleneksel otoriteler tamamen etkisizleşmese de modern, dini ve seküler örgütlenmeler, internet, moda ve popüler kültür gündelik yaşamda, büyük ölçüde değerleri şekillendirme gücüne ulaştı. Sonuç olarak gelenek-modernite, dinsel-seküler olanın bir arada yaşandığı ve Müslüman, Türk, Kürt, Diyarbakırlı, Mardinli, Cizreli gibi kolektif kimlikler yerine daha modern sayılabilecek senkretik kimliklerin öne çıkmaya başladığı bir toplum ortaya çıkıyor. Bu açıdan yaşanan gelişmelerin bölgenin toplumsal değerler sisteminde yaptığı etkilerin araştırılması gereklilik arz etmişti.

   Bu çalışma Şubat 2015 tarihinde Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından onaylanan, “Diyarbakır Halkının Geleneksel ve Dini Değerlerdeki Değişime Yaklaşımı Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme (1990-2013)” isimli doktora çalışmasının genişletilmesiyle hazırlandı. Bu süreçte, sıkıcı ve dolambaçlı bulunan akademik dilin genel okuyucuya uygun hale getirilmesi hedeflendi. Maalesef konunun ağırlığı ve derinlemesine incelenmesi gerekliliği çalışmanın okunmasını zorlaştırdı. Diyarbakır dışındaki Siirt, Bitlis, Mardin, Batman ve Şırnak illeri daha önceki görüşmelere ilaveten bu tarihlerden sonra yapılan gezi, gözlem ve literatür taramalarıyla tekrar incelendi.

view book