[ No Description ]



 



RM 9.24

Bir çocuğun, yaşadığı şehirden kırsalda yaşayan babaannesinin yanında gidip yaz tatilini geçirirken yaşadığı macerayı anlatır Tokatçı.

85 yaşındaki babaannesinin diktiği ağaçlarla nasıl yaşama bağlandığını, kendi kedine emeğiyle nasıl ayakta kaldığını anlatan, çocukların ayağını yere bastıracak gerçekliğin romandır. Tokatçı karakteriyle görevi kötüye kullanmanın sonuçlarını yaşayarak gören Barış bir atla ve bağ bekçisi kız arkadaşıyla geçirdikleri unutulmaz bir yaz macerasının yanında bilgiye ulaşmayı, bilimselliği araştırma sonunda öğrenen çocukların öyküsüdür Tokatçı.

ÇAM KARDEŞLİĞİ

 

Nisan sonlarıydı. Hava çoktan ısınmış, börtü böcek hareketlenmişti. Toprakta bin bir tohum canlanmış, yeryüzünü yeşile boyamıştı. Bademler, şeftaliler, elma ağaçları, bütün doğa tomurcuk patlamasıyla baş döndürücü bir güzelliğe bürünmüştü. Ağaçlar duvağını takmış gelin gibiydi.

23 Nisan coşkusu bütün çocukların içindeydi. Okullarda bayraklar, fenerler, çeşit çeşit el işi süslemeler okul pencerelerinde çocuklara, gençlere; hatta bütün ulusa kıvançla bakıyordu.

Zil çaldı. Çocuklar koşullanmış zil sesiyle bahçeyi boşaltıp sınıflara girdi. Çocukların sesleriyle yankılanan boşluk, ayak izlerini taşıyan bahçe, dışarıda kaldı.

Sınıfa giren öğretmen:

—Çocuklar, size güzel bir haberim var, Pamukkale’ye bir gezi yapacağız, dedi.

Sınıftaki bütün öğrenciler bir ağızdan:

—Oley! diye sevinç çığlığı attılar. Planlama ve hazırlıklar yapıldı. Yola çıkıldı. Mayıs ayının ilk haftasıydı. Otobüs Antalya’dan çıkıp yükseklere doğru yol aldıkça, çocuklar havanın serinlediğini fark ettiler.

    Denizli’ye girmeden mola verip piknik yapmak istiyorlardı. Her çocuğun geziden beklentileri ayrı ayrıydı. Kimi çiçeklerin içinde oyunlar kuracaktı. Kimi ağaçlara tırmanacaktı. Kimi de belgesellerde gördüğü canlılarla karşılaşabileceklerini hayal ediyordu. Şimdilik onlara dört duvarlı sınıftan çıkmak bile yetmişti.

    Otobüs, derin bir vadide bir süre ilerledikten sonra çayırı çimeni bol, hoş bir düzlükte durdu. Öğretmen kapı açılmadan gerekli uyarıları yaptı. Kapı açıldı. Çocuklar sırayla indiler. Hava sıcaktı. Kuşların, börtü böceklerin güzel sesleri bitmeyen bir şarkı gibiydi. Yaban çilekleri, böğürtlenler, alıçlar, dağ elması, kuşburnular hepsi ama hepsi çiçeklerini çoktan açmış, yaprakları tomurcuklanmıştı.

    Çocuklar, çimenin yumuşaklığını hissedince, koşmaktan kendini alamıyordu. Kızlar çiçekten başlarına taç yapıyor, arılar o çiçekten ötekine uçuşurken, onlarla yarışırcasına hoplayıp zıplıyorlardı.

    Barış, gözüne kestirdiği bir çam ağacına yönelip tırmanmaya başladı. Barış’ı gören çocuklar öğretmene gösterdiler. Öğretmen çam ağacına baktı:

HALİL ERDEM

 

1961 Dirmil-Burdur doğumlu. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliğini bitirdi. Türkçe Bölümünde lisans tamamladı.

view book